Davadan Feragat
- Av. Ahmet Melih Kaya
- 23 Eyl 2024
- 7 dakikada okunur
Davada Feragat Ne Demek? Nasıl Yapılır?
Davadan feragat, davacının açmış olduğu davadaki talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (m. 307).

Feragatin konusu davacının ileri sürdüğü talep sonucudur. Feragat beyanı üzerine dava koşulları ve feragat edenin ehliyeti mevcutsa, dava esastan incelenmeden ve bir hüküm verilmeksizin karar verilir.
Feragat, asıl olarak usul işlemidir ve maddi hukuka ilişkin bir açıklama değildir. Bununla beraber hukukumuzda feragatin hem maddi hukuka hem de usul hukukuna ilişkin özellikleri bünyesinde toplayan karma karakterli olduğu kabul edilmektedir.
Ancak yapılışı itibariyle usul hukukundaki feragat ile maddi hukuktaki birbirinden farklıdır, zira maddi hukuka ilişkin feragat bir sözleşmedir ve iki taraflıdır.
Özel hukuka ilişkin feragatten farklı olarak usul hukukunda feragat tek taraflıdır ve bunun için karşı tarafın veya mahkemenin iznine gerek yoktur (m. 309/2).
Karşılık dava açılmışsa, asıl davada davalı ve fakat karşılık davada davacı olan taraf, karşılık davadan feragat edebilir.
Davacı, tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak açmış olduğu davaya devam etmek istemeyebilir. Aynı davayı tekrar açabilmek için, davanın geri alınmasını sağlayabileceği gibi, dava konusu olan talebinden feragat de edebilir.
Feragat dava konusu olan haktan da feragat sayılır. Bu nedenle davadan feragat eden davacı, dava konusu ettiği talebini artık dava edemez.
Davanın geri alınması ile davadan feragat, birbirinden farklıdır. Davayı geri alan davacı, bu hakkından feragat etmiş olmamaktadır; aksine ileride dava açma hakkını saklı tutarak, açılan davayı şimdilik geri almaktadır.
Feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her aşamada yapılabilir (m. 310). Mahkemece karar verildikten sonra feragat edilmesi durumunda, karar henüz temyiz edilmemiş ise, uygulamada feragat beyanı, temyiz talebi gibi değerlendirilerek dosyanın Yargıtay' a gönderilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Böylece Yargıtay, feragat nedeniyle hükmü bozup, kararı veren ilk derece mahkemesine göndermekte ve dosyayı tekrar ele alan mahkeme feragat sebebiyle yargılamaya son vermektedir.
Karar temyiz edildikten sonra Yargıtay aşamasında feragat talebinde bulunulması durumunda da Yargıtay, feragat sebebiyle kararı bozarak ilk derece mahkemesine göndererek, yargılamanın yine kararı veren mahkemece feragat sebebiyle sona erdirilmesi sağlanmaktadır.
Davadan Feragat Nasıl Yapılır?
Feragat, davacının mahkemeye hitaben yapacağı tek taraflı, açık bir irade açıklaması ile gerçekleşir. Bunun için karşı tarafın mahkemenin rızasına gerek yoktur (m. 309/2).
Zira feragat, iddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına tabi değildir. Dava açılmadan önce feragat yapılamaz.
Mahkeme, sadece feragatin, usul hukuku kurallarına uygun olup olmadığını inceler. Feragat, kural olarak her tür davada mümkündür, tasarruf ilkesinin tam uygulanmadığı davalarda da davacı davadan feragat edebilir. Ancak, hâkimin fili sebebiyle Devlete karşı açılan tazminat davalarında feragat davayı sona erdirmeyeceği gibi, ortaklığın giderilmesi (süyuun giderilmesi) davalarında da, davalılardan biri davaya devam etmek isterse, feragat sonuç doğurmaz.
Davacı, vereceği bir dilekçe ile ya da yargılama (duruşma, keşif vs. diğer yargılama işlemleri) sırasında sözlü olarak bu beyanda bulunabilir (m. 309); bu beyan tutanağa yazılır ve okunarak davacıya imza ettirilir (m. 154/3-¢).
Mahkemeye hitaben yapılmayan, mahkeme dışı feragat, feragat eden tarafından kabul edilmezse geçerli değildir. Feragatte bulunan bir avukat ise, vekâletnamesinde açık yetkisinin bulunması gerekir (m. 74).
Feragat, kayıtsız şartsız olmalıdır, şarta bağlı feragat geçerli değildir. Ancak, şarta bağlı feragat, bir sulh teklifi olarak değerlendirilebilir. Şarta bağlı feragat yapılamamakla birlikte, davadan tamamen veya kısmen feragat mümkündür (m. 307).
Kısmi feragatte, feragat edilen kısım için dava sona erer, diğer kısım için davaya devam edilir. Sadece bir usul işleminden feragat, davadan feragat değildir (örneğin temyizden feragat).
Feragat kararı üzerine, davacı, yargılama giderlerine davada aleyhine karar verilmiş gibi mahkûm olur (m. 312/1); ancak ilk duruşmada feragat ederse, karar ve ilâm harcının üçte biri, daha sonra feragat ederse üte ikisini öder (HarçK m. 22).
Feragat, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararın gereğinin yerine getirilmesinden önce gerçekleşirse, tarifedeki vekâlet ücretinin yarısına, daha sonra gerçekleşirse tamamına, davacı aleyhine hükmedilir (Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 6).
Feragat, kesin hüküm gibi sonuçlarını doğurur (m. 311) ve davacı feragatten dönemez. Bu karara karşı, sadece usul hukuku kurallarına aykırılık sebebiyle kanun yoluna başvurulabilir. Feragatin hata, hile, ikrah sebebiyle geçersiz olduğu aynı davada veya feragatin feshi için açılacak ayrı bir davada ileri sürülebilir.
Yargıtay Kararları
12. Hukuk Dairesi 2021/6431 E., 2021/7586 K.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
1-Birleşen dosya şikayetçisi borçlu ... A.Ş.’nin temyiz isteminin incelemesinde;... 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 10.12.2020 tarih ve 2020/451 E. - 2020/581 K. sayılı kararına karşı birleşen dosya şikayetçisi tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 29.3.2021 tarih ve 2021/690 E. - 2021/856 K. sayılı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b-1. maddesi uyarınca esastan reddi kararı hakkında birleşen şikayetçi borçlu şirket tarafından temyiz yoluna başvurulduktan sonra, şikayetçi borçlu vekilinin 08.9.2021 havale tarihli dilekçesi ile vekaletnamedeki yetkisine dayanarak temyizden feragat ettiği anlaşılmakla, temyiz isteminin REDDİNE,2-Asıl dosya şikayetçileri ... ve ...Ltd. Şti.’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde;6100 sayılı HMK’nun katılma yolu ile başvurma başlıklı 348. maddesinin ikinci fıkrası gereğince;
istinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir.
Bölge Adliye Mahkemesi’nce; birleşen dosya şikayetçisinin gerekçeli istinaf dilekçesinin süresi içerisinde olmaması nedeniyle kamu düzeniyle sınırlı inceleme yapılmış olduğundan bahisle katılmalı istinaf başvurusunun da reddi gerektiği belirtilerek asıl dosya şikayetçilerinin katılma yolu ile istinaf başvurusu reddedilmiş ise de; bölge adliye mahkemesince yapılacak istinaf incelemesinin kapsamını belirleyen kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde resen inceleme yapılacağına ilişkin HMK’nun 355. maddesinde yer alan düzenlemeye göre, gerekçeli istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra verilmesi halinde, süresinde verilmiş ancak istinaf gerekçeleri bidirilmeyen süre tutum dilekçesi hakkında kamu düzeni ile sınırlı olarak da olsa esas yönünden bir inceleme yapıldığından, bu durumun HMK’nun 348/2. maddesinde yer alan asıl istinaf edenin talebinin esasa girilmeden reddi halini oluşturduğu kabul edilemez. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi’nin bu yöne ilişkin gerekçesi isabetsizdir.
Öte yandan; HMK'nun 166. maddesine göre ayrı ayrı açılmış davaların, aralarında bağlantı bulunması halinde birleştirilmeleri mümkündür. Davaların birleştirilmesi hâlinde, birleşen davalar birlikte görülmekle birlikte ayrı dava olma özelliğini koruduklarından her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinde kuşku yoktur. Başka bir anlatımla, birleştirme kararı, sadece birleştirilen davaların yargılama safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurup, davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu olmadığından her dava, ayrı ayrı hükme bağlanmalıdır.
Somut olayda; asıl dosya şikayetçilerinin birleşen dosyada taraf olmadıkları, birleşen dosya şikayetçisi borçlunun, birleşen dosyaya ilişkin istinaf talebinde bulunduğu, bu suretle asıl dosya şikayetçilerinin tarafı olmadıkları birleşen dosya hakkında verilen karara yönelik olarak katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunmaları mümkün olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesi’nce asıl dosya şikayetçilerinin istinaf talebinin belirtilen gerekçe ile reddi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ :Asıl dosya şikayetçilerinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, alınması gereken 59,30 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz eden asıl dosya şikayetçilerinden tahsiline, 16/09/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Hukuk Dairesi 2020/286 E., 2021/3931 K.
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, mirasbırakan annesi ...’in, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava konusu kök 522 parsel sayılı taşınmazdaki 9/19’ar payını 28.05.1971 tarihinde davalı oğlu Hasan ile bir kısım davalının mirasbırakanı olan oğlu...’e; 1/19 payını da 26.10.1971 tarihinde bir kısım davalının mirasbırakanı olan oğlu...’e satış yoluyla temlik ettiğini, kök parselin ifrazı ile 1851 ila 1872 arasında 22 adet parsel oluştuğunu ve davalıların aralarında rızai taksim yaptıklarını, bazı parsellerin 3. kişilere satıldığını ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal tescil ile tazminata karar verilmesini istemiş; bilahare... mirasçıları olan bir kısım davalı yönünden davadan feragat etmiştir.
Davalı ... ile... mirasçıları olan bir kısım davalı, satışların gerçek olduğunu, minnet duygusuyla bedelde indirim yapıldığını, alım güçleri bulunduğunu, aradan geçen süre nazara alındığında davanın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk derece mahkemesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı ile bir kısım davalı tarafından istinafı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle bir kısım davalının istinaf başvurusunun esastan reddine; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacının miras payı gözetilmek suretiyle davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
Karar, davalılar ..., ..., ..., ..., ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.09.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davalılar ..., vd. vekili Avukat... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... Yeter ve diğerleri gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptali ve tescil ile tazminat isteklerine ilişkin olup; ilk derece mahkemesince davanın kısman kabulüne dair verilen kararın davacı ile bir kısım davalı tarafından istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince bir kısım davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuş; karar davalılar ..., ..., ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’nin 362.maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, 1/a bendinde de miktar veya değeri kırk bin Türk lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" hükmüne yer verilmiş, 2019 yılı itibarıyla HMK’nin 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00-TL’lik kesinlik sınırı 58.800,00-TL olarak uygulanmaya başlamıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil davalarında davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
Öte yandan, muris muvazaasına dayalı eldeki davada, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, her bir davalı yönünden ayrı değerlendirme yapılması gerektiği de ortadadır.
Somut olayda; davalı ... yönünden kabul değeri 56.410,86 TL, davalı ... yönünden kabul değeri 53.115,89 TL, davalılardan ... yönünden kabul değeri 16.425,60 TL olup; anılan miktarların 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 58.800,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayan kararlar hakkında 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca
Yargıtayca da bir karar verilebileceği açıktır. Yukarıda açıklanan nedenden ötürü bir kısım davalı yönünden temyiz kesinlik sınırı içinde kaldığı anlaşılan eldeki davada, davalılar ..., ..., ...’ın temyiz dilekçelerinin değerden REDDİNE.
Davalılar ... ile ...’in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davalı ... yönünden kabul değeri 222.126,56 TL, davalı ... yönünden kabul değeri 62.987,65 TL olup; anılan miktarların 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğu, adı geçen davalıların temyizi açısından işin esasının incelenebileceği açıktır. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ... ile davalı ...’in yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edenlerden, aşağıda yazılı 21.015,55 -TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılar... ve ...'den alınmasına, kesin olmak üzere, 14/09/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.